Ülkemizin her tarafında etkili olan bunaltıcı yaz sıcakları, yerini serin, yağmurlu sonbahar havalarına bırakıyor. Eylül ayının gelmesiyle birlikte birçok noktada etkili olan yağmurlar, sonbahara merhaba dedirtti.
Sarı, turuncu ve kırmızı yapraklar, serinleyen hava ve tatlı bir melankoli ile ülkenin birçok köşesi adeta cennete dönüşüyor. Eğer bu sonbaharda kısa bir kaçamak yapmak istiyorsanız, işte size Türkiye’de mutlaka görmeniz gereken 7 güzel yer:
Yedigöller Milli Parkı
Yedigöller, Bolu’nun derinliklerinde saklanmış bir doğa harikası. Sonbahar geldiğinde burası, adeta bir renk cümbüşüne dönüşüyor. Yeşilin sarıya, kırmızıya, turuncuya döndüğü o büyüleyici manzara…
Sanki doğa, sonbaharla birlikte ressam olmuş ve göllerin etrafını boyamış gibi. Burada göllerin çevresinde yürüyüş yaparken yalnızca adımlarınızın sesini duyarsınız. Sessizliğin içinde, doğanın kucağında kaybolup gidersiniz. Eğer kendinize birkaç gün ayırabilmeniz mümkünse, burada kamp yapma şansınız da var. Birçok kişinin kamp tercihi olan Yedigöller’de mutlaka kamp yapmanızı öneriyoruz. Yıldızların altında, doğanın kalbinde bir gece geçirdiğinizi düşünün! Sabah uyandığınızda da göl manzarasına karşı kahvenizi yudumlama imkanınızın olduğunu da unutmamalısınız.
Bu bölge ayrıca doğa fotoğrafçıları için de adeta bir cennet. Güneş ışınlarının ağaçların arasından süzüldüğü o anı yakalamak, her fotoğraf karesinde bir sanat eseri yaratmak demek. Yedigöller’de geçirdiğiniz bir hafta sonu, sizlere sadece temiz hava değil, unutulmaz anılar da kazandıracak.
Kapadokya
Her zaman turistlerin gözdesi olan Kapadokya, sonbaharda sizleri büyüleyecek bir havaya bürünüyor. Güneşin doğduğu o ilk anlarda gökyüzüne yükselen balonlar, aşağıda ise sararan ağaçlar ve peri bacaları… Masalsı bir atmosferde yürümek, doğanın eşsiz dokusuyla iç içe olmak sizleri bambaşka bir dünyaya taşıyacak. Özellikle sabahın erken saatlerinde, hava henüz serinken o balonlara binip Kapadokya’nın üzerinde süzülmek, hayatınızda yapabileceğiniz en özel deneyimlerden biri olabilir. O yüksekten baktığınızda, altınızdaki uçsuz bucaksız vadiler ve tuhaf şekilli kayalıklar, sanki başka bir gezegeni izliyormuşsunuz gibi hissettirir.
Bir de burada sadece doğa değil, tarihle de iç içe olursunuz. Kapadokya’nın mağara otellerinde kalmak, adeta geçmişe bir yolculuk yapmak gibi. Yüzyıllar önce insanların bu mağaralarda nasıl yaşadığını hayal ederken, bugünün konforunda o tarihi dokuya dokunmak, Kapadokya’nın büyüsünü daha da derinleştiriyor. Uzun doğa yürüyüşleriyle saklı vadileri keşfetmek, antik kiliselere ve yer altı şehirlerine dalmak istiyorsanız, tam şu an, Kapadokya’da olmanız gereken an.
Adatepe Köyü (Çanakkale)
Kaz Dağları’nın eteğinde, taş evleri ve zeytin ağaçlarıyla dolu sokaklarıyla sizleri bambaşka bir dünyaya götüren şirin mi şirin bir köy. Buraya geldiğinizde ilk hissedeceğiniz şey huzur olur. Zaman burada adeta durmuştur. Dizi ve filmlerde gördüğünüz, o renkli, cıvıl cıvıl köyleri andırır. Eski taş evlerin arasında yürürken, sanki her şeyin yavaşladığını, hatta modern dünyanın karmaşasından tamamen uzaklaştığını hissedersiniz. Sokaklarda yürürken zeytin ağaçlarının kokusunu alır, mis gibi doğa havasını ciğerlerinize çekersiniz. Köyün çay bahçesinde oturup, taze demlenmiş bir çay içtiğinizde de hayatın tadını yeniden keşfetmiş olursunuz.
Sonbaharda Adatepe’nin havası daha da güzelleşir. Kaz Dağları’nın temiz havası ciğerlerine dolarken, çevrenizde sarıdan kahverengiye dönen yapraklar dans eder. Köyün etrafında küçük yürüyüşler yapabilir, eğer isterseniz zeytinyağı üretim çiftliklerine uğrayıp doğal üretim süreçlerine de tanıklık edebilirsiniz. Burada doğayla iç içe, kendinle baş başa vakit geçirmek için sonbahardan daha iyi bir mevsim olamaz.
Abant Gölü
Eğer bir kartpostal karesinde yaşıyormuş gibi hissetmek istiyorsanız, Abant Gölü’ne sonbaharda gitmek güzel bir seçenek olacaktır. Gölün etrafındaki ağaçlar, sarının, turuncunun ve kırmızının bin bir tonuna bürünürken, gölün suları da bu renk cümbüşünü yansıtır. Göl kenarında yürüyüş yaparken doğanın dinginliği sizi sarar. Adımlarınızla yaprakların hışırtısı birbirine karışır ve kendinizi bu huzur dolu ortamın içinde bulursunuz. Sonbaharın serin havasında göl kenarında oturup bir kahve içmek, tüm yorgunluğunuzu alır götürür.
Eğer bir bisikletiniz varsa, gölün çevresini bisikletle dolaşmak da harika bir fikir olacaktır. Doğa severler için gölün çevresinde yapılabilecek o kadar çok şey var ki; ister uzun yürüyüşler yapabilir, ister bir bankta oturup manzarayı izler, ister göl kenarında fotoğraflar çekersiniz. Abant’ta her an, sizleri biraz daha doğanın kollarına çeker. Ayrıca gölün etrafındaki oteller ve kır evleri de sonbaharın huzurunu iliklerine kadar yaşamak isteyenler için ideal konaklama seçenekleri sunuyor.
Safranbolu
Tarihle iç içe bir sonbahar tatili arıyorsanız, Safranbolu tam sizlik. Osmanlı döneminden kalma ahşap evlerin süslediği bu tarihi kasaba, sonbaharda gerçekten büyüleyici bir atmosfere bürünüyor. Sokaklarda yürürken eski zamanların izini sürer gibi hissedersiniz; her köşe başı, her taş, her ahşap detay sizi geçmişin derinliklerine götürür. Safranbolu’da dolaşmak, zamanda bir yolculuk yapmak gibidir. Üstelik bu dönemde safran hasadı da yapıldığı için, adını aldığı bu eşsiz bitkiyle tanışma fırsatınız olacak.
Sonbaharın serinliğiyle birleşen tarihi atmosfer, Safranbolu’yu daha da etkileyici hale getirir. Burada geçireceğiniz birkaç gün boyunca hem tarihi hanları, camileri ve konakları keşfedecek, hem de doğanın yavaşça kışa hazırlanan o tatlı sessizliğine tanıklık edeceksiniz. Tarihle doğanın bu kadar güzel bir arada olduğu başka bir yer zor bulunur. Safranbolu’nun otantik havası sizleri sarıp sarmalayacak, buradan ayrıldığınızda ise aklınızda hep o eski taş yollar ve sararmış yapraklar kalacak.
Şirince
Sonbaharın tatlı serinliğiyle Şirince, Ege’nin en büyüleyici köylerinden biri olarak ziyaretçilerini karşılıyor. Zeytin ve üzüm bağlarıyla çevrili olan bu şirin köy, sanki zamana meydan okuyan taş evleri ve dar sokaklarıyla başka bir dünyaya açılan bir kapı gibi. Sonbaharda Şirince’nin bağbozumu havası, köyün sakinliğine ayrı bir büyü katıyor. Sararan yaprakların arasında dolaşırken, köyün her köşesinde sizi sıcacık bir gülümseme karşılıyor. Burada, yerel şaraplar tadabilir ve köylülerin el emeği ürünlerini keşfedebilirsiniz.
Sonbaharın belki de en güzel yönlerinden biri, yaz aylarının kalabalık turist trafiğinin yerini sakin bir atmosferin almasıdır. Bu mevsimde Şirince’nin huzurlu doğasında kaybolmak, şehir yaşamının telaşından kaçmak isteyenler için adeta bir ilaç gibidir. Göz alabildiğine uzanan zeytin ağaçları ve hafifçe esen meltem eşliğinde yapılan yürüyüşler, ruhu dinlendiren bir deneyim sunuyor. Şirince, sonbahar aylarında özellikle tarih ve doğaseverler için mükemmel bir kaçış noktası haline geliyor.
“İstanbul’da Sonbahar”
Teomanın da dediği gibi “Çok güzel hâla İstanbul’da sonbahar”…
Sonbaharda İstanbul, özellikle Boğaz çevresindeki eşsiz manzarasıyla büyüler. Sarı ve kızıl tonlara bürünen ağaçlar, tarihi köprülerin ve yalıların fonunda muazzam bir tablo oluşturuyor. İstanbul’un sokaklarında yürümek, binlerce yıllık tarrihi dokusunu adım adım hissetmek demektir. Sonbahar, İstanbul’un sokaklarında yürümek, binlerce yıllık tarihi dokusunu adım adım hissetmek demektir. Sonbahar, İstanbul’un parklarını ve bahçelerini keşfetmek için de ideal bir zamandır. Gülhane Parkı’nda sararan yaprakların hışırtısı eşliğinde yürüyüş yapabilir, Belgrad Ormanı’nda doğanın tadını çıkarabilirsiniz.
Şehrin enerjisi sonbaharda da canlı kalırken, İstanbul kültürel etkinlikler açısından da dolu dolu bir mevsim sunar. Bu dönemde, uluslararası festivallerden tiyatro gösterimlerine, sergilerden konserlere kadar pek çok etkinlik İstanbul’un dört bir yanında gerçekleşir. Ayrıca, sonbaharın serin akşamlarında Boğaz’da bir tekne turu yapmak ya da Galata Kulesi’nin tepesinden şehrin panoramik manzarasını izlemek, İstanbul’da bu mevsimi daha da özel kılar.
Sonbaharın eşsiz dokusu, Türkiye’nin dört bir yanındaki doğal ve tarihi güzellikleri daha da etkileyici hale getiriyor. İster rengârenk yapraklarla kaplı Yedigöller’de huzurlu bir yürüyüş, ister Kapadokya’da masalsı bir balon yolculuğu olsun, her köşe ayrı bir keşif sunuyor. Abant’ın sakin gölü, Safranbolu’nun tarihi atmosferi, Adatepe’nin huzurlu köy havası ya da İstanbul’un büyülü sokakları… Her biri sonbaharda bambaşka bir ruha bürünüyor. Bu sezon, kendinize küçük bir mola verip Türkiye’nin bu harika köşelerinde sonbaharın tadını çıkarmak için en doğru zaman!